Üretim sektörü ve yönetimi konularına aralıklarla da olsa yaklaşık 20 yılını vermiş bir danışmanım. Otomotiv sektöründe değişik departmanlarda çalıştıktan sonra ERP proje sorumlusu olarak mezun oldum diyelim. Sonrası ERP danışmanlığı ve ERP proje koordinatörlüğü.
2023 yılı okuduğum makale sayısı yaklaşık 154, kitap sayısı ise 22. Bu yazıyı da yine okunan bir makalenin ardından yazıyorum. Saat gece 02:00 civarı. Bu günden iddiada bulunmak doğru değil ama hedefim bir kaç yıl içerisinde 1000’li rakamları görmek. Bu rakamın henüz %30 larındayım. Tabi ki rakam bu tip durumlar için her şey değil. Ancak şu an çapraz okumalar ile çok hızlı bir şekilde bilginin özümsendiği bir evrede rakamlar anlamlı olabiliyor.
Okuduğum makaleler ve kitapların konu başlıkları: ERP, ÜPK, MRP, OPT, APS, Sonlu kapasite planlama, Talep tahminleme, MES Sistemleri, Yalın Üretim, Malzeme yönetimi, Proje yönetimi, İş analistliği, İş geliştirme, Yalın Startup, Kanban Sistemi, Darboğaz teorisi, Finansal rasyolar, İletişim teknikleri ve kriz yönetimi aklıma gelenler.
Bunları böbürlenmek için yazmadım. Sadece işinde daha iyi olma, daha iyisini yapma gayretinin sonuçlarının nasıl zuhur bulduğunu göstermek istedim. Çok sonraları bu bilgilerimi bir kitap veya derinlikli makaleler olarak paylaşma hayalimi şimdilik bir kenara koyuyorum.
Bunun sonunda ”Aşil Paradoksuna” kapılmazsam iyidir.
Bu süre zarfında bir çok ERP projesi yürüttüm, iş geliştirmeye çalıştım. Hatalarımla zaaflarımla…
Ne sahanın pratiğine boğulup akademik gelişimimden koptum ne de pratikten kopup masa başı teorileri içinde boğuldum. Sanırım beni ben yapanda bu zaten. Gerçek saha sorunlarına üretilen çözümlerle teorik birikimin kesiştiği noktada durmam. Bu nokta: çok müşteri sorunu, çok insan ile, kendinle kendin için yalnız kalmayı başarabilmenin kesiştiği yer. Bu nokta uzun uzadıya kalmak için fazlaca yorucu. Keyif alamaz ve sürekli öğrenmezseniz çekilmez olabilir.
Yukarıda ”kendinle kendin için yalnız kalmayı başarabilmenin kesiştiği yer” diye bir cümle kurdum. Bu öyle alelade söylenmiş bir söz değil. Freud bunu ” Bir grubun parçası haline gelen kişi medeniyet merdivenlerinden bir kaç basamağı iner” der ve devam eder ”Daha sonra bireyin grup içerisinde geçirdiği yaşantısında entelektüel yeteneklerinde azalma başlar” diye bitirir. Bu yüzden kalabalıklardan sıyrılıp kendimize ve gelişimimize zaman ayırmak çok kıymetli.
Bizler başarısını da başarısızlığını da ölçebilecek, her durumda yeniden var olabilmenin yollarını bulabilecek insanlarız. Bu yüzden danışmanız zaten. Bu yüzden danışmanlığımıza hatırı sayılır ücretler ödeniyor. Problem çözmek ve iş geliştirmek…
Yukarıda biraz şakaya vurarakta olsa bahsettiğim ”Aşil Paradoksuna” tutulma kaygısı başarıyı öğrenilen her yeni bilgi ile iteratif olarak yeniliyor olmaktan ileri geliyor aslında. Zenon’un Aşil paradoksundaki kaplumbağa başarı, biz Aşil. Koş babam koş! Kaplumbağa hiç yakalanamayacak.
Neyse ki Zenon’un bu paradoksunun çözüldüğüne dair görüşler var.
Kendini her gün yenileyerek kaplumbağanın peşinden koşarken ayağımızın altından çekilen taşlar, ve yerine konacak yeni taşlar olacak. Hala kaplumbağanın peşinden koşan genç dinamik taraftayız. Belki bir gün Osman Hamdi beyin ”kaplumbağa terbiyecisi” durumuna düşeriz. Ancak şimdi değil.
Hayallere bu kadar yakınken durmak olmaz. Yavaşlamak olabilir. Bazen nefes almak ve mevcut durum analizi yapmak geleceği daha doğru kararlar ile taçlandırmakla sonuçlanabilir.
Kaplumbağayı geçmek sürekli koşmakla değil bazen de yavaşlamakla mümkündür.